Sonntag, 12. September 2010

MİHRAC URAL VE KÜRT HALKINA İHANET

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Özel Raportörü’nün Suriye’deki Kürtlerle ilgili olarak Şam’da yaptığı basın toplantısındaki açıklamasını okudunuz.
Suriye 300 bin Kürde kimlik vermiyor. Bunları vatandaş olarak kabul etmiyor. Bu durumdaki Kürtler ülke dışına çıkamıyorlar, kamu alanında çalışamıyorlar, eğitim ve sağlık alanlarında da ayrımcılığa uğruyorlar.

Bunun yanı sıra Arap kuşağı projesi çerçevesinde Kürtler ülkenin özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerinde sıkıştırılıyorlar. Bu bölgedeki Kürtler gayrı menkullerini satamıyorlar ve yeni inşaat yapamıyorlar. 10 Eylül 2008’de çıkarılan bu Kürt karşıtı yasaya göre, yasak alanı sınırdan itibaren 25 kilometreyi kapsıyor.
17 milyonluk Suriye’de tahmini olarak iki milyon Kürt yaşıyor.
Bunların yüzde 15’ine kimlik verilmiyor.

Kürt halkının demokratik haklarını savunanlar hapis cezalarıyla karşı karşıya…
En başta vatandaşlık hakkı… Vazgeçtik başka haktan, nüfusun yüzde 15’nin vatandaşlığı bile bulunmuyor.
Nüfusun başka bir bölümü ise malını alıp satamıyor…
Bunlara sık sık gündeme gelen Suriye ordusunda Kürt askerlerin esrarengiz ölümlerini de ekleyin…

Biliyorsunuz değil mi?
Suriye’de demokrasi mücadelesi veren birisi yaşıyor.
Adı MİHRAC URAL…
Kendisi 30 yıldır bu ülkede yaşıyor ve yaklaşık 30 yıldan beri de Suriye vatandaşı…
Türkiye’deki Kürtlerin, Alevilerin, Arapların haklarını savunuyor.
Suriye’de bulunanları ise savunmuyor.
Kürtlerin Türkleştirilmelerine karşı…
Kürtlerin Araplaştırılmalarına karşı ise bu güne kadar herhangi bir itirazını duymadık.

Mihrac Ural küresel bir militan kendi deyimine göre…
Sınırlar ötesinde çalışıyor.
Suriye dışındaki her yerde Kürtleri savunuyor.
Suriye’de ise Kürtlerin vatandaşlık haklarına sahip olmalarını bile savunmuyor.
Kürtlere karşı böylesi bir uygulamayı Türkiye bile yapmamıştır. Ama Suriye yapıyor ve “demokrasi mücadelesi veren” Mihrac Ural’dan hiç ses çıkmıyor.
Kendisinden silahlı mücadeleye girmesini, dağa çıkmasını isteyen yok…
Suriye’deki insan hakları örgütlerinin Kürtler için yaptığı kadarını yap, yeterlidir.
Kendi kimliğinle Kürtlerin vatandaşlık haklarının ellerinden alınmasına karşı çık…

Hayır, yapmıyor.
Bu işin sonunda hapishane olabilir.
Bu nedenle yapmıyor.

Ve hatta diyor ki:
“Devlet politikasıdır. Anlayışla karşılamak gerekir.”
Türkiye’nin devlet politikasını neden anlayışla karşılamıyorsun o zaman?
Türkiye’deki Arapların kimlik haklarını savunuyormuş!
Sen önce kendi ülkendeki Kürtlerin kimlik haklarını savunsana…
Üstelik Türkiye’deki Araplar vatandaş sayılıyorlar.
Yani durumları Suriye’deki Kürtlere göre karşılaştırılamayacak kadar iyi…
Mihrac Ural’ın laflarına bakarak değil de davranış tarzına bakarak şunu çıkarmak mümkündür:

Kürtlerin Türkleştirilmesine karşıyım, ama Araplaştırılmalarına karşı değilim.
Karşı ise biraz olsun sesini çıkar be adam!
Çıkaramaz!
Karşımızda bir Suriye devlet görevlisi, bir Muhabarat elemanı bulunuyor.
İlkel bir Arap milliyetçisi bulunuyor.
Kürt halkına karşı açık bir ihanet içinde bulunan bir alçak bulunuyor.
Muhabarat elemanı olarak “zararlı faaliyetlerde” bulunan Kürtleri gözetleyip devlete ihbar da ediyordur.
Yapar, görevidir.
Muhtemelen Kürtlerin gayrı menkullerinin fiyatlarının düşmesini de bekliyordur.
Ucuza kapatacaktır!
Kürtler baskılardan kurtulmak istiyorlarsa Arap olsunlar!

Mihrac Ural’ın ikide bir Abdullah Öcalan’a övgüler düzmesi, birlikte çekilmiş fotoğraflarını yayınlamasının hikmeti şimdi daha iyi ortaya çıkıyor.
PKK, Suriye Kürtleri içinde örgütlü.
Ve Mihrac Ural korkuyor…
Günün birinde cezalandırılacağından korkuyor…
Bakmayın esip gürlediğine…
Bunun gibilere “kükreyen fare” deniyor…

Engin Erkiner