AŞAĞIDAKİ YAZI http://enginerkiner.org sitesinden alınmıştır.
Yazının yazarı ve Mihrac Ural'ın hemşehrisi olan Cabir, Mihrac Ural ve adamları tarafından Şam'daki Muhabarat merkezine götürülmesini, kendisinden Paris'teki Bir Müslüman kardeşler liderine suikast yapmasının istenmesini, kendisinin ise bunu yapmamasını anlatmaktadır.
Cabir, 1988 yılında Paris'te Muhabarat tarafından kaçırılıp, Mihrac Ural'ın da bulunduğu bir ortamda sorgulanacaktır.
Suikast için görevlendirilen ve yapmadığı için de Paris'te Muhabarat tarafından kaçırılan kişinin kendisi anlatıyor.
Cabir tarafından yazıldı.
Salı, 13 Ocak 2009 21:12
Cabir: Son zamanlarda iyice yogunlasan orgutumuz THKP-C ACILCILER ile ilgili tartismalari tesadufen internette gezinirken gordum.
Ibrahim Yalcin’in “ MIHRAC URAL - SEYTAN AYRINTIDA GIZLI” yazisini gordum. Yazida, benim de ismimin gecmesi uzerine, cevap yazmayi kendime gorev bildim.
Ibrahim Yalcin; benim Paris ‘de “musluman kardesler” orgutune yonelik bir eylem icin gorevlendirildigimi ve bundan son anda vazgectigimi yaziyor. Ibrahim Yalcin’in yazdiklari genel olarak dogru olmasina ragmen eksiklikleri var, onlari tamamlamak istiyorum.
Ben THKP-C acilciler orgutu bir militani olarak 1980 yili 12 eylul askeri darbesinden kisa bir sure sonra suriye’ye ciktim; gecici bir donem filistinde kalmak egitim yapmak ve ulkeme yeniden donmek uzere cikmistim. Filistinde, el saika ve el fetih orgutlerinde uzun sure kaldim el fetih orgutunde AHMET COLAK yoldasla Hamuriye kampinda beraberdik. Isral’in Lubnan’i isgaline kadar orada kaldim 1982 lubnan isgalinden az once biz bir cok yoldasla beraber Suriye’nin BASID kasabasina geldik. Bu sirada orgut icersinde Muntecep Kesici ( sih) yoldas’in basini cektigi bir ayrilik yasaniyordu ve ben bu ayrilikta muntecep yoldas’la beraber hareket ediyordum.
Ayriligin esas nedeni Mihrac’in orgutu suriye’nin gudumune sokmaya calismasina ve yoldaslarin turkiyeye gonderilmemesine muntecep yoldasin karsi cikmasiydi. Muntecep bunu tum yoldaslarin onunde acik acik soyluyordu “gerici suriye ile bizim hicbir ilgimiz olamaz” diyordu. Mihrac ben bunlari izmarit gibi ezecegim diye her yerde tehditler savuruyordu. Basid’de sih yoldasin olduruldugu an ben de oradaydim. Bizi cevirdiler ellerimizde silahlarimizi aldilar ve bizi gozetlemeye basladilar . Bu sirada, Aydin ( Adil)ve Hakan (Ahmet Yigenler) yanimizda elleri bagli duruyorlardi . Bu arkadaslari oldureceklerini soylemekteydiler. Bu olaylar olurken Munntecep Kesici bizi almak icin Basid’e geldigi sirada, MIHRAC’in bol yonet yontemi ve yoldaslari birbirine iyicene dusman etmisti herkes patlamaya hazir bir bomba gibi bekliyordu ve iste O anda alcakca fasizmin olduremedigi devrimciyi kucuk burjuva tasaroncu MIHRACIN adamlari tarafindan orada KATLEDILDI.
Ben, ibrahim yalcin’in yazisina donmek istiyorum.
1983 tarihinde suriye ‘den, once Almanya’ya, oradan da Fransa’ya (paris) e geldim. Orgutten ayrilmis olmama ragmen orgutun uzagindan da kalamadim hep eski arkadaslarimla beraber olmaya calistim. Cunku mihrac’ ve yanindaki bir kac kisi disinda kimseyle problemim yoktu. Bu adamin orgutten cok esas olarak suriye hesabina kullanmaya calistigini dusunuyordum zaten. Buna ragmen belki bir gun yilarimi ve herseyimi ugruna verdigim orgut duzelir birileri bu gidise dur diye umudumu da hic kesmedim.
1986 yada 87 tarihinde paris ‘de salih hoca bir gun bana Suriye’ye gidelim dedi ben de tamam dedim. Bu isin icinde birseyler oldugunu anladim ama sesimi cikartmadim gitmeyi kabul ettim. Ama giderken de ne olur ne olmaz diye pasaportumun fotokopisini cikartarak ayakkabimin icersine yerlestirdim.
Salih hoca ile lazkiye’de Mihrac in yanina gittik. Orada kayserili Mihtat diye bir arkada la beni mihrac sam’a gonderdi. Sam da muhabarat merkezinde bir yetkili bizi aldi ve bir takim krokiler planlar ve gerekli malzemeler (malzemelerin nasil kullanilacaagini da anlatarak) gostererek, paris’de musluman kardesler orgutu militanlarina karsi eylem icin hazirlamaya calisti. Ama ben boyle bir seyi kesinlikle yapmayacagimi daha muhaberat merkezine girmeden once yanimdaki kayserili mithat arkadasa soyledim ve kendisinin de kesinlikle yapmamasi gerektigi konusunda uyardim. Ama yapmayacagim diye de ne Mihrac’a nede Muhabarat’a bir sey soylemedim tabi. Soylersem, Suriye’de cikamayacagimi cok iyi biliyordum cunku. Ibrahim yalcin’in soyledigi gibi paris’de, salih hoca ve zafer’in israrlarina ragmen “ Suriye icin degil eylem yapmak elimi bile asla kipirdatmayacagimi soyledim” hatta Mihrac icin “ cok istiyorsa soyleyin gelsin kendisi yapsin” dedim.
Sadece paris degil, isin icinde isvicre, nin “cenevre” sehri de var.Suriye’nin zurih konsoloslugun’da muhabarat elemanlariyla gorusturuldum. Ayni teklifler orada da tekrarlandi ve hic bir tanesini yapmadim yapmaya da kesinlikle niyetim hic bir zaman olmadi, sadece orgut yoneticisi diye bildigimiz bu insanlarin gercek yuzlerini ogrendim o kadar. Isvicre’de bu eylemlerin konusuldugu sirada isvicre polisinin zurih’te, cogu zaman evinde kaldigim orgut taraftari bir arkadasin evini basarak evde bir takim orgut malzemelerine el koyarak beni aradigini, o donem svp (sosyalist vatan partisi) sorumlusu osman arkadas’tan tesadufen ogrendim ve isvicre’yi terkederek kacak yollardan fransa’ya geldim.
Burada sunu tekrar etmek isterim. Yillardan beri mucadele ettigimiz sosyalizm mucadelesi ile hic bir ilgisi olmayan bu gibi eylemleri orgutumuz adina yapmaya calisan mihrac ural ve cevresindeki bir kac kisinin, o zaman bana israrla soyledikleri bir soz vardi, ”yoldas bu eylemi yaptigimiz zaman cok buyuk olanaklar gelecek” sozunu hic unutmadim. Cok buyuk olanak dedikleri sey sanirim para’dir. Para icin orgutumuzu taseron olarak kullanmaya calisan mihrac ural ve cetesi’nin hala devrimci gibi bir takim yerlerde yazilar yazmasini hayretle izliyorum.
Ibrahim yalcin 1987 tarihinde paris’e geldigi zaman birlikte hareket ettik ; benim ibrahim yalcin’la hareket etmem cok zorlarina gitmis olmali ki o zaman calistigim is yerine gecenin 12 sinde is cikisi gelerek silahla tehdit ederek zorla goturduler; mihrac, o zaman paris’deydi. Mihrac’in evinde zafer ve salih de dahil tehdit edildim.
Engin erkiner’in yazisinda “benim icin son anda uyanmasaydi” diye bir cumle geciyor. Bunu ozellille duzeltmek gerek “son anda “ degil basindan beri ben suriye icin bir sinege bile kiymayacagimi biliyordum; ben sadece bunlarin gercek yuzlerini ogrenmek icin bastan sesimi cikartmadim Beni taniyan durust serefli komunistler bilir. Ben o zaman da soyledim. Ben turkiye icin her seyi yaparim yapmaya da hazirim; devrim icin sosyalizm mucadelesi icin verilecek her gorevi yaparim Yapmisimdir asla zerre kadar teredut etmemisimdir ama suriye ve bunun benzerileri icin asla..
Ama bu yazilari gordugum zaman bunu yazmanin bir DEVRIMCI gorev oldugunu dusundum ve yazdim; umarim baska arkadaslar da sorumluluklarini yerlerine getirir ve yazarlar.
Mihrac Urallin zafer ve salih ve diger piyonlarin nasil birileri oldugunu butun devrimci orgutler biliyorlar.
İŞTE BU KADAR!
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen