Freitag, 26. Juni 2015
MİHRAC URAL'IN HAKKINDAN NASIL GELDİK?
Sosyalist hareketin dünya tarihini ayrıntılarıyla bilmiyorum. Bu nedenle de “Acilciler’in Mihrac Ural’ın hakkından gelmesinin eşi benzeri yoktur” gibi fazlasıyla iddialı bir belirlemede bulunmayacağım. Ama şunu söyleyebilirim: varsa bile böylesi çok az örnek vardır.
Mihrac Ural 25 yıl kendisini THKP-C (Acilciler)’in Genel Sekreteri olarak lanse etti. Uydurmadır. THKP-C kökenli örgütlerde genel sekreterlik diye bir makam yoktur, sadece genel komite vardır.
Burası önemli değil…
Mihrac Ural 25 yıl boyunca ya da çeyrek asır boyunca genel sekreter oldu. Sonra bana saldırmaya başladı. enginerkiner.org sitesini kurdum ve bu tipin örgüt içi cinayetlerini ve diğer suçlarını açıklamaya başladım. Çok sayıda insan bu sitede yazı yazdı. İbrahim Yalçın, İrfan Dayıoğlu, Haydar Yılmaz gibi örgüt yöneticilerinden tutun daha alt kadrolara kadar çok sayıda insan Suriye’de ve diğer yerlerde yaşadıklarını anlattı.
Mihrac Ural’ın içimize sızdırılmış bir Muhabarat ajanı olduğu zaten kuvvetle tahmin ediliyordu.
Arkasından 1978 operasyonunda yakalandıktan sonra MİT ile anlaşarak ifadesini düzenlettirdiği ve değişik operasyonları geri plandan hazırladığı ortaya çıktı.
Derin bir kompleks içinde olduğundan sürekli olarak nasıl işkence gördüğünü anlatırdı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde Mihraç Ural ile birlikte bulunan başka örgütten (Partizan) bir arkadaş, Adliye Sarayı’na birlikte götürüldüklerini ve Mihrac Ural’ın işkence filan görmemiş olduğunu açıklayacaktı.
Ardından başka açıklamalar geldi.
Ali Çakmaklı ve Müntecep Kesici’nin Mihrac Ural tarafından öldürtüldüğü biliniyordu. Buna Hanna Maptunoğlu ve başka isimler eklendi.
Mihrac Ural’ın önce bütün suçlarını ortaya çıkardık, ardından devrimci hareketle ilişkisi kesildi ve Acilciler arasında yandaşı kalmadı.
Bütün amaçlarımıza ulaştık. Bu kadarı bize yeterdi.
Ardından Reyhanlı katliamı ve bu katliamda Mihrac Ural’ın oynadığı rol ortaya çıktı.
Reyhanlı katliamından sonra 20 yıldır genel sekreteri olduğunu iddia ettiği Acilciler örgütünün adını ağzına alamaz oldu.
Bu iş de böylece bitti.
25 yıl sonra böyle bir başarıya ulaşılması pek rastlanan bir olay değildir.
Tabii adamın içine kötü oturdu.
Bana polis dermiş, itirafçı dermiş…
Desin efendim…
Yazık sana, başka ne diyeyim…
Bir polis, bir itirafçı seni ne hale soktu!
Bütün amaçlarımıza ulaştık, önemli olan budur.
Acilciler denildi mi ilk hatırlanan isim benimkidir.
Normali de budur.
Bu hatırlama yapılan bir sürü iş temeli üzerinde yükselir.
1982 yılında Suriye’nin hizmetine sokulmuş bu örgütten ayrıldığımda da politik büro üyesiydim.
25 yıl sonra alana döndüm. Örgüte dönmedim çünkü iddianın aksine böyle bir örgüt artık mevcut değildi. Ve arkadaşlarla birlikte Mihrac Ural’ı beş yıl boyunca kaçtığı son deliğe kadar kovaladık.
Ve konu kapandı!
Kendisi istediği kadar çırpınabilir, umurumda bile değil!
Hep birlikte büyük başarı kazandık vesselam…
Engin Erkiner
Abonnieren
Kommentare zum Post (Atom)
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen